Browse Zazaki – Turkish
v
vera ön edat ön edat -e karşı ; -e doğru syn verbe
veraşan zf. adv öğleden sonra
veraşaniye is. d. nf öğlen sonrası yemeği
verbe ön edat ön edat -e karşı ; -e doğru Ma verbe mekteb şonime. “Okula doğru gidiyoruz.” syn vera
verbe … ön edat ön edat …’e doğru, karşı
verdaene gçşl. fiil gçşl. fiil bırakmak ; müsaade_etmek ; izin_vermek Tı nêverdanay ke ma hewn ra şime! “Bırakmıyorsun ki uyuyalım!“
verde zf. adv önce ; evvel ; ilkin verde ra önceden ; baştan
verê coy zf. adv eskiden, önceleri
verek is. e. nm kuzu vereke nf dişi_kuzu
verên s. adj 1 ilk 2 eski, yaşlı_kesim verêni çğl. eskiler Verênanê ma hıni vatêne. “Eskilerimi öyle derdi.” verênde adv eskiden Mı verênde nêşaêne bêri keyey şıma. “Eskiden sizin eve gelemiyordum.”
vero geyraene yalvarmak Geyreno mı vero. “Bana yalvarıyor.”
veroc is. e. nm güney Roc zıme nêerzeno. Wextê peroci de roc erzeno veroc. “Gün kuzeye vurmaz. Öğlen sularında güneye döner, vurur.”
verzewac s. adj evlilik_öncesi ; evlenme_çağında No xort verzewaco. Bu delikanlı evlilik çağında.
veşae ort. ptcp yanık Boya veşayiye yena. “Yanık kokusu geliyor.” key veşae! “Hay Allah!”
veşaene gçsz. fiil gçsz. fiil yanmak Ali di ke lamba keyey Şaseneme hawa veşena. “Ali Şahsenem’in evinin lambasının o anda yandığını görüyordu.”
vêşêr zf. adv çoğu ; dahası ; fazlası syn zêdêr hende_vêşêr o_kadar_olsun Ma vızêr hende tûy werdi ke hende vêşêr. “Dün o kadar dut yedik ki o kadar olsun.”
vêşi zf. adv 1 ziyade ; çoğu syn zêde 2 artı ; arta No vızêr ra vêşi mendo. “Bu dünden arta kalmış.”
vetene gçşl. fiil gçşl. fiil çıkarmak
vewre is. d. nf kar Vewre werdi werdi varawa. “Kar ince ince yağmış.”